Okullar kapanacak mı? Bakan Özer açıkladı
Bakan Özer, CNN Türk Televizyonu’nda canlı yayınlanan “Gece Görüşü” programında eğitim gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Omicron varyantı ve son Kovid-19 vaka sayılarının hatırlatılarak, Bakanlığın bu süreçte yüz yüze eğitimle ilgili planlamalarının sorulması üzerine Özer, 6 Eylül’den itibaren başlattıkları yüz yüze eğitimde sınıf bazlı uygulamayı çok başarılı şekilde yürüttüklerini ifade etti.
Kovid-19’a karşı tüm dünyada aşı, maske, mesafe ve temizlik kurallarının uygulandığını, Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilim Kurulu ile koordineli bir şekilde süreci çok başarılı bir şekilde yönettiklerini ifade eden Özer, “Türkiye genelinde 850 bin sınıf var. Bugün itibarıyla 3 bin 451 sınıfımızda Kovid-19 veyahut yakın temas nedeniyle yüz yüze eğitime ara verildi.” bilgisini verdi.
– “Belli bir eşiğe gelirse önlemlerimizi tekrar gözden geçiririz”
Şu an için Bakanlık olarak alarm verecekleri bir durumun olmadığının altını çizen Özer, “Süreci yakınen izliyoruz. Ve eğer belli bir aşamaya belli bir eşiğe gelirse önlemlerimizi tekrar gözden geçirebiliriz. Sağlık Bakanlığı ile görüşürüz, Sağlık Bilim Kurulu ile tüm önlemleri tekrar gözden geçirebiliriz ama başlangıç noktasındayız. Okullar ilk açılması gereken, son kapatılması gereken yerlerdir ve bir kapatma yapılacaksa ilk başlanacak yer okul değildir.” diye konuştu.
Bu süreçteki en büyük avantajlarının öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu söyleyen Özer, en az 2 doz aşı olmuş ve hastalığı geçirerek bağışıklık kazanmış olan öğretmen oranının yüzde 94, 3 doz aşı olmuş öğretmen oranının yüzde 41 olduğunu ve 4 doz aşı olmuş öğretmen oranlarının da sürekli arttığını aktardı.
Yüz yüze eğitimin önemine dikkati çeken Özer, okulların kapanmasının istenmediğini ifade ederek, “Bu noktaya gelinmiş olması ve toplumda bir mutabakatın ortaya çıkmış olması hakikaten son derece sevindirici. Bu, Omicron dalgasına duyarsız olduğumuz anlamına gelmiyor. Süreci yakından takip ediyorsun. Zaten burada 2 haftalık bir sürecimiz kaldı. Biliyorsunuz 2 hafta sonra yarıyıl tatili devreye giriyor.” ifadelerini kullandı.
Yarıyıl tatilinin bir hafta erkene çekilmesi ve uzatılması ihtimalinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Özer, şöyle devam etti:
“Bu sık sık konuşuldu, şu an için gündemimizde yok. Şu an için yarıyıl tatilini bir hafta öne almak veya bir hafta sonuna ilave etmekle ilgili herhangi bir planlamamız yok. Sadece süreci yakından takip ediyoruz. Eğer gerekirse bu önlemi alabiliriz ama şu an için bizim bilimsel davranmamız gerekiyor. Yani verili bir şekilde konuşmanız gerekiyor. Verileri şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor. Şu andaki elimizdeki veriler, yüz yüze eğitime ara vermeyi veya 1 hafta tatili öne getirmeyi gerektirmiyor.”
Şu an Kovid-19 kaynaklı kapanan sınıf sayılarına dikkati çeken Özer, Omicron varyantı olmadan bu sayının 10 binlere çıktığını gördüklerini belirterek, “71 bine yakın okulumuzda tüm sınıfları kapatılmış olan hiçbir okulumuz bulunmamaktadır, Omicron’un bu hızlı yayılımına rağmen. Şu andaki verimiz bu ama bunlar haftaya değişir, bakarız, değerlendiririz. Sağlık Bakanlığımızla istişare ederiz Sağlık Bilim Kurulu ile istişare ederiz, buna göre yeni planlamalar yapabiliriz ama şu an için üzgünüm, eğer birileri tatil bekliyorsa yüz yüze eğitime devam ediyoruz.” diye konuştu.
– “O cıvıl cıvıl öğrencileri, o çamurların içinde gördüğüm zaman üzüldüm”
Bakan Özer’e, “Çok eskiden beri devam eden bir şey için söylüyorum, velilerden para alınsın gibi durumlar vardı. Şimdi diyorsunuz ki il il hepsini takip ediyoruz. Şanlıurfa’da neyle karşılaştınız?” sorusu yöneltildi.
Bu ildeki açıklamasının kamera önünde yapılmadığını, normal rutin bir konuşmanın içindeki bir kısmın cımbızlanarak servis edildiğini ifade eden Özer, okulda çok geniş bir alan olmasına rağmen öğrencilerin çamur ve tozun toprağın içinde oynadıklarını gördüğünü söyledi.
Özer, şunları kaydetti:
“Biz oraya basketbol sahası, voleybol sahası yapabiliriz, rekreasyon olarak orayı çok güzel hale getirebiliriz. O cıvıl cıvıl öğrencileri, o çamurların içinde gördüğüm zaman üzüldüm, ben de kişisel olarak tepki verdim. Amacımız, ne okul müdürümüzü ne ilçe milli eğitim müdürümüzü ne de il milli eğitim müdürünü kırmak. Bizim derdimiz, okullarımızın imkanlarını iyileştirmek. Bizim kaynakla ilgili bir sıkıntımız yok. Biz gönderdiğimiz ücretin, kaynağın yerinde kullanılmasını ve bunun çok hızlı bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Çünkü kaybedecek vaktimiz yok.”
Kütüphanesiz Okul Kalmayacak Projesi’nin çok hızlı hayata geçirildiğini vurgulayan Özer, iki ayda Türkiye’de günde ortalama 272 kütüphanenin yapıldığını ifade etti.
Bakan Özer, “İstiyoruz ki, biz artık şu kök problemden kurtulalım, her türlü imkanı verelim, imkan eksikliğinden kaynaklanan bir mazeret olmasın. Şanlıurfa’da da olmasın, Cizre’de olmasın, İstanbul’da da olmasın, Esenyurt’ta da olmasın, bizim derdimiz o. Şanlıurfa’ya gittiğim zaman 75 okul yatırımı verdim. Tüm ihtiyaçlara baktık. 1 milyarın üzerinde yatırım verdik.” diye konuştu.
– “Özel okullar da bunun sistematiğini geliştirecek”
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ile ilgili detayları da paylaşan Özer, şöyle konuştu:
“Göreceksiniz önümüzdeki dönemde özel okullar da bunun sistematiğini geliştirecek. Bu yasa, eğitim sistemi içindeki tüm öğretmenlerimizi tedrici bir şekilde çok daha güzel bir sistematiğe kavuşturacağına inanıyorum. Elbette eksiklikler yok mu? Gönlümüzden geçen her şeyi bunun içine koyduk mu? Hayır ama bu ortak bir konsensüs inşallah bu pazartesi de komisyonda görüşülecek. Yasalaştığı zaman 2022 yılında ilaveler verilebilir, daha farklı haklar verilebilir. Önemli olan psikolojik bir eşiği geçmiş olmak.”
– “Eğitimi siyasi malzeme yapmaktan çıkartmamız lazım”
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile neden görüşmediniz?” sorusu üzerine Bakan Özer, “Keşke bu süreçler hiç yaşanmasaydı.” yanıtını verdi.
Eğitimin siyasi malzeme yapılmaması gerektiğini vurgulayan Özer, “Bakanlığa başladığımdan itibaren tüm paydaşlara benim kapılarım açık, yani bununla ilgili hiçbir şeyim yok. Yeter ki eğitimle ilgili gerçekten ‘şunlar şunlar yapılmış ama şu yapılabilir’ densin.” dedi.
Milli Eğitim Şurası’nın 7 yıl aradan sonra düzenlendiğini, şuraya büyük bir katılım olduğunu vurgulayan Özer, şuraya Eğitim Komisyonunu davet ettiklerini ancak CHP’den katılım olmadığını, 1 Ekim’de Meclis açıldıktan ve yemin ettikten sonra tüm parti temsilcilerinin yer aldığı Eğitim Komisyonu üyelerini davet ettiğini, ancak CHP’den yine hiç kimsenin gelmediğini aktardı.
Bakan Özer, şöyle konuştu:
“Biz, kapılarımızı bir yere kapatmış değiliz. Bunun öncelikle tüm kamuoyu tarafından bilinmesi lazım. Zaten bizim 5 aylık icraatımıza baktığınız zaman tüm paydaşlarımızın görüşünü almak, yeter ki eğitimle ilgili söyleyecek söz olsun görmediğimiz bir şeyi bize göstersin ama öğretmen atamasındaki bu mülakatlarla ilgili bakan olarak benim hiçbir dahlimin olmadığı, mülakatlarla ilgili yok işte tarikatların listeleri üzerinden öğrencilerin puanları yükseltilmiş, asla ve kata böyle bir şeyin olmadığı, hiçbir dahlimizin olmadığı bir süreç içinde böyle bir siyaset yapılmasını doğru bulmuyorum.”
Her yüksek KPSS puanı ile mülakattaki korelasyon oranının da yüzde 97 gibi çok yüksek olduğunu ifade eden Özer, sürece dahil olmalarının söz konusu olmadığını vurguladı.
– “Emrivakiyi biz bakanlık olarak kabul etmiyoruz”
Kılıçdaroğlu’nun “KPSS puanına göre mülakatta artı 3 puan ve eksi 3 puan verilmesi ile ilgili Danıştay kararı var ve Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay kararına uymuyor.” şeklindeki sözlerini aktaran Özer, şunları kaydetti:
“Biz de akşama kadar onu araştırdık. Gerçekten var da bizim mi haberimiz yok böyle bir Danıştay kararından. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı hukuk devletinin ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır ve uymak zorundadır ve bunun olmadığını gördük. Ertesi gün dedik ki, kamuoyu açıklaması yaptık ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu Milli Eğitim Bakanlığının uymadığı Danıştay kararını açıklamaya davet ediyoruz dedik. Bir açıklama duydunuz mu ‘Danıştay kararı vardır, buradadır’ diye. Yok. Milli Eğitim Bakanlığı olarak Danıştaya yazı yazdık, artı 3, eksi 3 puan ile ilgili bir şey var mı? diye sorduk. Danıştaydan da böyle bir kararın olmadığı geldi. Şimdi düşünün bakalım. Söz konusu iddiaların odağında Danıştay kararına uyulmadığı var. Danıştay kararı yok ve bu sanki hiç söylenmemiş gibi yok davranılarak süreç devam ediyor. Burası hukuk devleti. 7 Ocak’a kadar itiraz süreci var. İtiraz sürecinde itiraz eden, itiraz reddedildiği zaman mahkemelere başvurabilir. Tüm kanalları açık. Yani Kılıçdaroğlu’na kalmaz. Bizim gençlerimiz bir haksızlığa uğradığına inanıyorsa tüm hukuki süreçleri takip eder, biz de hukukun almış olduğu kararları uygularız ama siyasetin bu konu üzerinden bir süreci araçsallaştırmasına ben şahsen, hakikaten yadırgadım yani keşke bu süreçler hiç yaşanmasaydı.”
Bir gün öncesinde zaten 2022’nin yatırımlarıyla ilgili geç saatlere kadar çalıştıklarını aktaran Özer, “Sayın Kılıçdaroğlu akşam vakitlerinde dedi ki, ben yarın saat 1’de gidiyorum. Randevu verilmedi ki, emrivakiyi biz bakanlık olarak kabul etmiyoruz. Böyle bir şey yok. Bakan olduğum zaman ana muhalefet partisi lideri hayırlı olsuna gelebilirdi. O zaman tavrımızı görürdü. Görüşmeyle ilgili bir talebi oldu da biz ret mi ettik? Öyle bir şey yok. Bir sürü parti temsilcisi geldi. CHP’den de milletvekilleri ile görüşüyorum. Beni ziyarete geliyorlar. Taleplerini iletiyorlar. Eğitimde bu konunun tartışılmasını, bunun eğitimle ilişkilendirilmesini ben Milli Eğitim camiası olarak kabul etmiyorum.” diye konuştu.