Mert Aydın’ın kaleminden Dünya Kupası serüveni! Brezilya için ulusal felaket

İkinci Dünya Savaşı bitmiş, futbol dünyası yeniden en büyük organizasyon için bastırmaya başlamıştı. Turnuvanın nihayet yeniden Güney Amerika’da bir ülkeye verilmesi karara bağlandı. Jules Rimet’nin adının kupaya verilmesinin ardından Brezilya, 1950 Dünya Kupası’nın ev sahibi oldu.

Türkiye vazgeçti

Milli Takımımız ilk elemelerde yer alıyordu. Rakibimiz Suriye’ydi. 29 Kasım 1949’da Ankara 19 Mayıs Stadı’nda Suriye’yi ezip geçiyordu takımımız. Fahrettin Cansever 3 gol atarken, ona Bülent Eken, Lefter, Erol Keskin ve Gündüz Kılıç eşlik ediyordu. 7-0’ın ardından Suriye, rövanşı oynamak istemedi. Şimdi sırada Avusturya vardı. Ama hala savaş yaralarını sarmaya çalışan Avusturya, kupaya katılmama kararı almıştı. Bir anda otomatikman Dünya Kupası finallerine katılma hakkını kazanmıştık.

Her şey iyi güzeldi, ama Brezilya’ya gitmek hayli masraflıydı. Bir ara diğer Avrupa takımlarıyla gemiyle gidilmesi düşünüldü. Ama o da 1 ay sürecekti. Sonuçta katılmaktan vazgeçtik.

Lig usulü turnuva

Sadece 13 takım katıldığı için farklı bir format vardı. 4 grubun liderleri bir mini lig oluşturacaktı. Yani ilk ve son kez resmî bir Dünya Kupası finali olmayacaktı.

200 bin kişiye ev sahipliği yapan Rio de Janeiro’daki Maracana Stadı, açılış maçında Brezilya ve Meksika’yı ağırlıyordu. Brezilya 4-0 kazanarak başlıyordu turnuvaya. 2 gol atan Ademir, daha şimdiden turnuvanın yıldızı olmaya adaydı.

Ama ev sahibi, İsviçre karşısında sıkıntı yaşadı. Maçın oynandığı Sao Paulo’nun takımlarından gelen oyuncular sahaya çıkmıştı. Kadro değişince 2-2’lik beraberlik geldi.

Yugoslavya ise güçlü kadrosuyla ikide iki yapmıştı. Yani Brezilya önünde bir beraberlik bile onları grup birincisi yapacaktı. Ancak maça çıkarken Mitiç, kafasını çıkış tüneline çarptı. Kafası sarılırken maç başladı. Brezilya bundan yararlanıp öne geçti. Mitiç’in oyuna dahil oluşu yeterli olmadı. 69’da Zizinho, Brezilya’yı son 4’e sokan golü atıyordu.

ABD’den büyük sürpriz

Futbolun mucidi İngilizler ilk kez bir Dünya Kupası’na teşrif etmişti. Şili önünde alınan 2-0’lık galibiyet iyice rahatlatmıştı onları. Öyle ya, futbolu bilmeyen Amerika ile oynayacaklardı. Daha çok İspanya maçını düşünüyorlardı. Ne var ki Belo Horizonte’de tarihi bir sürpriz yaşandı. En büyük yıldızı İngiltere 3. Ligi’nde oynamış olan ABD, 38’de Gaetjens’in attığı golle maçı 1-0 kazandı. Bir anda demoralize olan İngiltere, İspanya’ya da 1-0 yenilip turnuvaya veda etti.

3 takımlı grubun finalinde İsveç, son şampiyon İtalya’yı 3-2 yeniyordu. Ama İtalya’nın haklı bir mazereti vardı. Milli takımın omurgasını oluşturan Torino takımının oyuncuları 1 yıl önce bir uçak kazasında hayatlarını kaybetmişti. O faciadan sonra toparlanmaları bir mucize olurdu.

Erken kutlamalar

Öte yandan, bizim olmamız gereken grupta Uruguay, Bolivya’yı 8-0 yeniyordu ama favori olarak gösterilmiyordu.

Final grubuna fırtına gibi girdi Brezilya. Turnuva sonrasında 8 futbolcusunu İtalya’ya gönderecek olan İsveç, bu fırtınaya yanıt veremedi. Skor 7-1’di. Puan kadar averaj da önemliydi. Hele bir de İspanya ile Uruguay 2-2 berabere kalınca Brezilya artık şampiyonluk kutlamaları hazırlıklarına başlamıştı.

İspanya önünde de 6-1 kazanıyordu Brezilya. Uruguay son dakikalarda attığı golle İsveç’i 3-2 yeniyor ve şansını son maça bırakıyordu.

200 bin kişi önünde…

Brezilya bir yıl önce 5-1 yenmişti Uruguay’ı. Beraberliğin bile yettiği bir maçta kimse ters bir sonuç beklemiyordu. Yaklaşık 200 bin seyircinin önünde hem de. Uruguaylı futbolcular da atmosferden etkilenmişti, Öyle ki Julio Perez, milli marşlar sırasında altını ıslatmıştı. Uruguay Futbol Federasyonu Başkanı Jacobo bile maç önü konuşmasında futbolculara, “4 gol yemek utanç verici olmaz” diyordu.

Her şeye rağmen ilk yarıda iyi kapanan Uruguay, rakibine fazla şans vermiyordu. Ama ikinci yarı başlar başlamaz duvar yıkıldı. Friaça’nın golü Brezilya’yı öne geçiriyordu. İlginç olan, Uruguay takımının bu gole rağmen sakinliğini korumasıydı.

66’da Schiaffino’nun attığı beraberlik golü tüm oyunu değiştirdi. Brezilya’ya beraberlik yetse de panik başladı. Nitekim 79’da Ghiggia, stadı susturan golü atıverdi.

Günah keçileri!

Maç bittiğinde statta sessizlik vardı. Bir tarafta katıldığı ikinci kupada da zafere ulaşan Uruguay vardı. Rimet, adını taşıyan kupayı kaptan Varela’ya veriyordu.

Diğer yanda ise yıkılmış bir Brezilya vardı. O günden sonra 2 yıl milli maç yapmadılar. Turnuvada giydikleri formayı bir daha kullanmadılar. Ama daha acısı, takımdaki siyahi oyuncuları günah keçisi ilan ettiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir