HalkTV’den Ozan Gündoğdu’nun yazısından alıntı…
Mersin’de inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) 4’üncü ve son etabının temeli 21 Temmuz’da atıldı. Planlandığı gibi giderse gelecek yıl ilk reaktör hizmet vermeye başlayacak.
Sabah Gazetesi haberi “Enerjide bağımsızlığın sembolü Akkuyu NGS’de tarihi gün” diye duyurdu. İktidar basınının diğer temsilcileri de benzer manşetler seçtiler bu habere. Fakat temel atma töreninden 1 hafta sonra yaşanan gelişmeler, Akkuyu NGS için “bağımsızlık sembolü” demeyi zorlaştırıyor.
Çünkü, 29 Temmuz Cuma günü, Akkuyu Nükleer A.Ş.’den yapılan açıklamayla santral inşaatının ortaklık yapısının değiştiğini öğrendik. Rusya-Türkiye ortak yapımı olan Akkuyu’da artık Türkiye’nin herhangi bir şirketi kalmadı. Akkuyu’nun inşaatı da işletmesi de artık tümüyle Rusya Devleti’nin atom enerjisi kuruluşu Rosatom’a ait hale geldi.
İşletme ayrı, inşaat projesi ayrı
Akkuyu NGS macerası, 6 Ekim 2010’da Rusya ile Türkiye arasında imzalanan bir anlaşmayla başladı. Uzun süre kaynak bulunamadığı için inşaata 2018’de temel atılabildi.
İnşaat bittikten sonra işletme 20 yıllığına Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin olacak. Adı Türkçe olabilir ama şirket Rusya atom enerjisi kurumu Rosatom’a ait. Denebilir ki, 20 yıllık işletme süresi dolduktan sonra hisseler Türkiye’ye geçecek. Bu da tam olarak doğru değil. Zira Rosatom, 20 yıl sona erdikten sonra da en az yüzde 51’lik hisseyi elinde tutmaya devam edecek. Yani Akkuyu NGS için, Rusya’nın Türkiye’deki nükleer santrali demek yanlış olmaz. Türkiye Cumhuriyeti de bu süre içinde 1’inci ve 2’nci ünitelerde üretilecek elektriğin yüzde 70’ine, 3’üncü ve 4’üncü ünitelerde üretilecek elektriğin yüzde 30’una alım garantisi vermiş durumda.
Bunlar Akkuyu NGS’nin işletmesine ilişkin bilgiler. Bir de santralin inşaat süreci var. 4 etaptan oluşan inşaat biri Türkiye’den diğeri Rusya’dan iki inşaat şirketi tarafından yürütülecekti; Rusya’dan Titan 2 ve Türkiye’den IC İçtaş.
Böylece bu iki şirket bir araya gelerek Titan 2-IC İçtaş Ortak Girişim Grubu adıyla inşaatın ilk 3 etabını 2018’den bu yana tamamladı. 4’üncü etabın temel atma töreni de 21 Temmuz’da yani henüz geçen hafta gerçekleşti. Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken 29 Temmuz’da Rosatom’un sahibi olduğu Akkuyu Nükleer A.Ş.’den beklenmedik bir açıklama geldi. Proje kapsamında, IC İçtaş’la yapılan sözleşme tek taraflı olarak feshedilmişti. IC İçtaş, Akkuyu Nükleer’in inşaat projesinden çıkarılmıştı.
IC İçtaş gitti, TSM Enerji geldi
Peki inşaat hangi şirketle sürdürülecekti? IC İçtaş, projeden deyim yerindeyse atıldı ve yerine TSM Enerji İnşaat Sanayi Limited Şirketi getirildi. Böylece işletmesi Rosatom’a ait olan Akkuyu NGS’nin inşaatı da iki şirkete kalmış oldu; Titan 2 ve TSM Enerji.
Titan 2, zaten inşaat projesinin Rusya ayağını oluşturuyordu. Peki TSM Enerji?
Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre TSM Enerji 9 Ekim 2019’da kurulmuş. Şirketin 3 kurucusunun 3’ü de Rus. Hatta kurucu ortaklardan biri IC İçtaş’ın bu zamana kadarki ortağı Titan 2.
Bu çetrefilli yapıyı özetlemeye çalışalım.
Akkuyu NGS’nin işletmesi Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye ait. Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin sahibi ise Rosatom…
Akkuyu NGS’nin inşaat projesi Titan 2 ve TSM Enerji tarafından sürdürülecek. Rosatom, Titan 2’nin ortağı, Titan 2 ise TSM Enerji’nin. Hem Titan 2 hem de TSM Enerji, Rusya menşeili şirketler. Rosatom ise doğrudan Rusya devletinin.
Yani işin özü, Akkuyu NGS’nin hem işletmesi hem de inşaat projesi artık tümüyle Rusya’nın oldu. Rusya’nın Türkiye’de açtığı nükleer santrale Türkiye piyasa fiyatının üzerinde elektrik alım garantisi de vermiş durumda.
Peki, Rosatom, IC İçtaş gibi iktidara yakın bilinen bir firmayı projeden kovuyor da Türkiye’nin Enerji Bakanlığı bu duruma ses etmiyor mu ya da etmesi gerekmez mi?
Kendi ülkenizde, bir yabancı devlete nükleer santral kurduracak, işletmesini de 20 yıllığına bu yabancı devlete vereceksiniz. 20 yılın ardından da bu yabancı devlet hakim hisseleri elinde tutmaya devam edecek. İnşaatı da tümüyle bu yabancı devlet üstlenecek. Böyle bir sözleşmeyi herhalde hiç kimse imzalamaz.
Türk tarafının rızası alındı mı?
Akkuyu Nükleer’i hayata geçiren 6 Ekim 2010 tarihli anlaşmaya göre Türkiye’nin proje aşamasına müdahil olma hakkı var. Aksi eşyanın doğasına aykırı olurdu. Anlaşmanın 5’inci maddesinin 5’inci fıkrası şöyle diyor:
Hisselerin dağıtımı, yöneticilerin atanması, paydaşların yatırım biçimi, hisselerin transferine ilişkin kısıtlamalar, Proje Şirketi ve Proje’ye uygulanabilir finansman mekanizmaları da dahil; ancak, bunlarla sınırlı kalmamakla birlikte, Proje Şirketi’nin şirket yönetimine ilişkin konular, ulusal güvenlik ve ekonomi konularında ulusal çıkarların korunması amacıyla Türk Tarafı’nın rızasına tabidir.
O halde soralım;
IC İçtaş, projeden kovulurken, Türk tarafının rızası alındı mı? Alındıysa kötü, alınmadıysa daha kötü… Enerji Bakanı Fatih Dönmez ise sessiz.
“Altı üstü bir inşaat. Türkiye müdahil olsa ne olmasa ne, zaten işletme Rusların” diyebilirsiniz. İlk 3 etap büyük ölçüde kaba inşaat faaliyetini oluşturuyordu. Fakat nükleer santralin 4’üncü etabı nükleer mühendisliği anlamında en kritik süreci oluşturuyor.
Mesele yalnızca para değil, bu aşamada Türkiye’nin müdahil olması, aynı zamanda teknik bilginin Türkiye’ye transferi anlamına da geliyordu. Zaten, Akkuyu NGS bu zamana kadar böyle tanıtılmıştı. Türkiye, bu projeden sonra nükleer santral yapabilmenin teknik bilgisine kavuşacaktı. O da yalan oldu. Akkuyu NGS, Rusya’nın Türkiye’deki nükleer santralı oldu. Elektriğini ise Türkiye Cumhuriyeti’ne satacak.