Hong Kong’da Yasama Meclisi seçimine katılım oranı yüzde 30,2’de kaldı
Seçim İşleri Komisyonu Başkanı Barnabas Fung, dün yapılan Yasama Meclisi seçiminde 1 milyon 350 bin 680 kişinin oy kullandığını bildirdi.
Yaklaşık 4,5 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu kentte seçime katılım oranı yüzde 30,2’de kaldı.
Pekin yönetiminin “Hong Kong’u vatanseverlerin yönetmesini sağlamak için” bu yılın başında seçim yasalarında yaptığı değişikliğin ardından yapılan ilk Yasama Meclisi seçiminde katılımın belirgin şekilde düşmesi dikkati çekti.
2012 ve 2016 yılındaki Yasama Meclisi seçimlerine yüzde 50’nin üzerinde katılım olmuştu.
Seçimde Yasama Meclisinin 90 sandalyesi için 153 aday yarıştı.
Bölgenin en büyük muhalefet partisi Demokrat Parti’nin hiç aday göstermediği, demokrasi yanlısı muhalif adayların engellerle karşılaştığı seçim sonucunda oluşan Meclisteki vekillerin çoğu Pekin yanlısı isimlerden oluştu.
2020 sonunda yapılması gereken seçimler, geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri gerekçe gösterilerek bir yıl ertelenmişti.
– Hong Kong’daki seçim sisteminde değişiklik
Çin Halk Kongresi Daimi Komitesi, 30 Mart’ta Hong Kong Özel İdare Bölgesi’nde seçim sistemini revize eden yasal değişiklikleri onaylamıştı.
Hong Kong’un anayasası niteliğindeki Temel Yasa’nın 1. ve 2. ek maddelerinde yapılan değişikliklerle yerel yasama organı niteliğindeki Yasama Konseyinin sandalye sayısı 70’ten 90’a çıkarılmış, doğrudan seçimle belirlenen sandalye sayısı ise 35’ten 20’ye düşürülmüştü.
Hong Kong Baş Yöneticisi’ni seçmekle görevli Seçim Komitesinin üye sayısı 1200’den 1500’e çıkarılmış, komitenin Yasama Konseyinin 40 üyesini belirlemesine karar verilmişti.
Konseyin kalan 30 üyesinin ise iş ve meslek odaları ile sektör temsilcileri tarafından seçilmesi kararlaştırılmıştı.
– Hong Kong’un statüsü
Hong Kong, 1898’de imzalanan “kira sözleşmesi” ile uzun yıllar İngiltere hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997’de Çin’e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong’a 2047’ye kadar basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi özgürlükleri ile bağımsız idari ve hukuki yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Hong Kong, Çin’e bağlı olmasına rağmen kendisine ait para birimi, dil, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin’e bağlı olduğu bu yönetim modeli, “bir ülke, iki sistem” olarak adlandırılıyor.
Pekin yönetiminin son yıllarda Ulusal Güvenlik Yasası gibi yasal değişikliklerle bölgenin özerk yönetim yapısını aşındırdığı eleştirileri yapılıyor.