Çin Savunma Bakanı Vey Fınghı, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde Çin’i çevrelemek üzere çatışma ve cepheleşme yaratmayı amaçladığını, bunun için “çok taraflılık” görüntüsü altında küçük özel bir grup oluşturmaya çalıştığını bildirdi. Bakan Vey, Singapur’da düzenlenen Shangri-La Diyalogu Forumu’nda Çin’in “Bölgesel Güvenlik Vizyonu” başlıklı konuşma yaparak, ABD’nin Hint-Pasifik stratejisini eleştirdi.
‘Karalayıcı suçlamalar, tehditler’
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin‘in dün aynı forumda yaptığı konuşmada, Çin’e dair dile getirdiği eleştirileri “karalayıcı suçlamalar ve tehditler” olarak niteleyen Vey, “ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi, bize göre, ‘özgür ve açık Hint-Pasifik’ adı altında özel bir küçük grup oluşturma, belirli bir ülkeyi hedef almak üzere bölge ülkelerinin iradesini gasbetme girişimidir” dedi.
‘Dünya’yı bölmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır’
Vey, hiçbir ülkenin kendi iradesini diğerlerine dayatmaması ve çok taraflılık görüntüsü altında onları tehdit etmemesi gerektiğini belirterek, “Dışlayıcı blok oluşumlarına, cepheleşmeye, çevreleme siyasetlerine, ekonomik ilişkileri koparmaya ve tedarik zincirlerinin zedelenmesine hayır demeliyiz. Bölgelerin etrafını duvarlarla çevirmek ve paralel sistemler kurmak dünyayı bölmekten ve tüm ülkelerin ortak çıkarlarına zarar vermekten başka işe yaramayacaktır” diye konuştu.
İki dünya savaşının ardından gelen Soğuk Savaş’ın yarattığı Doğu-Batı bölünmesinin, sonrasında 21. yüzyılda yerel savaşlar, terörizm ve bölgesel istikrarsızlıkların insanlığa ağır bedeller ödettiğine dikkat çeken Vey, şunları kaydetti: “Tüm bunlar bize bölünme ve cepheleşmenin hiçbir yere götürmediğini, dayanışmanın ve iş birliğinin doğru yol olduğunu gösterdi. Hegemonya ve güç siyaseti yerine barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan iş birliğini geliştirmeye çalışmalıyız. Küresel meseleler tek bir ülkenin veya küçük bir ülkeler grubunun dikte etmesiyle değil, tüm paydaşların katılımıyla tartışılmalı.”
Vey, Çin’e göre bir stratejinin değerinin, tarihi ve küresel eğilimlere uyumuna, bölgesel barış ve istikrara, herkesin ortak çıkarına katkısına bağlı olduğu vurguladı.
‘Tayvan için sonuna kadar savaşacağız’
Konuşmasında Tayvan sorununa da değinen Vey, Tayvan’ın Çin’in parçası ve iç işi olduğunu ve buraya yabancı müdahalesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı. Vey, barışçı yeniden birleşmenin Çin halkının en büyük dileği olduğunu, bu yönde her türlü çabayı samimiyetle göstereceklerini belirterek, “Çin kesinlikle (Tayvan ile) yeniden birleşmeyi gerçekleştirecektir. Çin’in yeniden birleşmesi Çin ulusunun büyük ülküsüdür ve hiç kimsenin, hiçbir gücün durduramayacağı tarihsel eğilimdir. Tayvan sorunu, Çin ulusunun güçsüz olduğu bir kargaşa döneminin ürünüdür, Çin İç Savaşı’nın mirasıdır ve Çin ulusunun yeniden canlanmasıyla kesin çözüme ulaşacaktır” dedi.
‘Savaşmaktan kaçınmayacağız’
Fiili bağımsızlığa sahip adada iktidarda bulunan Demokrat İlerici Parti (DPP) otoritelerini, Tayvan’ın ve ana karanın tek Çin’e bağlı olduğu statükoyu değiştirmeye çalışmakla suçlayan Vey, “Şunu açıkça belirteyim; eğer ki birileri Tayvan’ı Çin’den koparmaya çalışırsa savaşmaktan kaçınmayacağız. Her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar savaşacağız. Bu, Çin’in tek seçimidir” ifadelerini kullandı.
Vey, ABD yönetiminin Tayvan politikasını da eleştirerek, “ABD, tek Çin ülkesine bağlılığını ihlal ediyor, ayrılıkçı güçlere destek veriyor ve Tayvan İlişkileri Yasası’nı öne sürerek Çin’in iç işlerine müdahale ediyor. ABD de kendi birliğini sürdürmek için bir iç savaştan geçti. Biz böyle bir iç savaşı istemesek de Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik her türlü girişimi kararlılıkla ezeceğiz. Kimse Çin’i yeniden birleşme yolundan alıkoyamaz, kimse Çin Silahlı Kuvvetlerinin egemenliği ve toprak bütünlüğünün savunma kararlılığı ve kabiliyetini azımsamamalı” değerlendirmesinde bulundu.
‘Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyoruz’
ABD Savunma Bakanı Llyod Austin, dün yaptığı konuşmada, Çin’in Tayvan Boğazı’ndaki barış ve istikrara yönelik tehditlerinin arttığına dikkat çekerek, “Bölgeye uzun süre en iyi şekilde hizmet etmiş olan statükoyu koruma konusundaki kararlığımız sürüyor. Tayvan’daki statükoyu tek taraflı olarak değiştirecek her türlü girişime kategorik olarak karşıyız. Tek Çin ilkesine bağlıyız. Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyoruz. Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların barışçı yöntemlerle çözülmesi gerektiği ilkesine sonuna kadar bağlıyız” ifadelerini kullanmıştı.
Austin, ABD’nin “tek Çin” politikasına bağlı kalmanın yanında, Tayvan İlişkileri Yasası’ndaki yükümlülüklerini de unutmadığının altını çizerek, Tayvan’ın kendisini savunmasına yetecek askeri kapasiteye sahip olmasını destekleyeceklerini, ayrıca Tayvan’ın güvenliğini, ekonomik ve sosyal sistemini baskı yoluyla veya güç kullanarak değiştirmeye yönelik her türlü girişime karşı koymak üzere kendi kapasitelerini de muhafaza edeceklerini belirtmişti.
ABD’nin, son dönemde bölgede güvenlik alanında Hindistan, Japonya ve Avustralya ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) ve İngiltere ile Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisinin transferini öngören AUKUS gibi ittifaklar ve Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik etkinliğini dengelemeyi ve tedarik güvenliğini sağlamayı amaçlayan Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi (IPEF) gibi önerilerle bölgedeki müttefikleriyle çok taraflı ortaklıklarını geliştirmeyi hedeflediği gözleniyor.
Çin ve Tayvan anlaşmazlığı
Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının Ada’da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim, Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971’e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin’i temsil etmişti. 1950’ler ve 1960’larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti’nden Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesinin ardından 1971’de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada, Beijing (Pekin) hükümetinin Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Beijing yönetimi, “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.
Biden: Çin saldırırsa savunuruz
ABD Başkanı Joe Biden, mayıs ayı sonunda yaptığı Asya ziyaretleri kapsamında gittiği Japonya’da Rusya ve Çin hakkında konuşmuştu. Biden, Çin’in Tayvan’a saldırması durumunda, ABD’nin adayı savunacağını ifade etmişti.
‘Gözdağı ziyareti’
Uzmanlar ve analistler Biden’ın Asya ziyaretleri öncesinde yaptıkları değerlendirmede sözkonusu ziyaretlerin Rusya ve Ukrayna’daki durum üzerinden Çin’e Tayvan için “açık bir mesaj” niteliği taşıdığı yorumlarını yapmıştı.
Ajanslar/halktv.com.tr Dış Haberler Servisi