Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov: Türkiye ile yakınlığımız dünyaya örnek oldu
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin yanı sıra bölgeye ilişkin son durumu AA muhabirine değerlendirdi.
Bayramov, 44 günlük savaş sonrasında Azerbaycan’ın Karabağ zaferini belgeleyen üç taraflı bildiriyi 10 Kasım 2020’de imzalandıklarını, Ocak 2021’de ise Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katıldığı Moskova’daki üçlü görüşmede Dağlık Karabağ bölgesinde çatışmalar sırasında kapanan ekonomi ve ulaşım yollarının yeniden açılması için ortak ikinci bildirinin imzalandığını hatırlattı.
Ortak bildirilerin hayata geçirilmesi ve yürütülmesi için bir yıldır çalışmaların devam ettiğini kaydeden Bayramov, “Bildiride yer alan birçok madde yerine getirilmesine rağmen çözüme ulaştırılmayı bekleyen birtakım meselelerde halen çözüme kavuşturulmamış olarak bekliyor. Ama biz çözüme bekleyen bu sorunlara da pozitif ve yapıcı yaklaşıyoruz. Azerbaycan topraklarının işgalden kurtulması, uluslararası haklara ve hukuka uygun şeklide Azerbaycan’ın sınırlarında hakimiyet kurması, çözüme kavuşturulması geçmişten gelen Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığına da bir anlamda son verdi. Şu an için de iki taraf arasındaki normalleşme sürecinden bahsetmek mümkün. Azerbaycan buna hazır. Cumhurbaşkanımız da iki ülke arasında barış ve normalleşmenin sağlanmasına yönelik açıklamalarda bulundu. Azerbaycan’ın barış yolunda atılması gereken adımlar konusunda hazır olduğu mesajını verdi.” diye konuştu.
Bayramov, Ermenistan ile normalleşme sürecinin sağlıklı yürümesi için bazı mutlak kriterlerin olduğunu ifade ederek barışın sağlanmasının en önemli koşulunun uluslararası hukuka uygun şekilde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün esas alınması olduğunu aktardı.
Üçlü bildirinin tüm hususlarının uygulanmasının önemine değinen, bildiride yer alan ulaştırma koridorlarıyla ilgili müzakerelerin sürdüğünü belirten Bayramov, şunları anlattı:
“Bu konuda henüz somut bir işlem yapılmadı. Umuyoruz ki Ermenistan tarafı da bunu en kısa sürede anlayacak. Ortak bildiride imzası olan Ermenistan bu maddeleri uygulamakla sorumludur. Bu bildiri sadece Azerbaycan ile Ermenistan’ı ilgilendiren bir konu değil. Tüm bölgeyi ülkelerini ilgilendiren ve çıkarına uyan bir süreçtir. Biz bu konuda eminiz ve Ermenistan siyaseti de bunu anlayacaktır. İlişkilerin gelişmesi, normalleşmesi en önce Ermenistan hükümetinin, Ermenistan halkının çıkarınadır. 30 yıllık muasır tarihimize baktığımızda Ermenistan’ın bütün bu komşu devletlerin topraklarına yönelik işgalci siyasetinin ve toprak iddialarının kendilerine ne kadar büyük felaketler getirdiğinin neticesini görüyorlar ve görecekler. Eminim gelecekte bunların bir daha tekrarlanmaması için doğru sonuçlar çıkaracaklardır.”
– “ERMENİSTANLI SİYASİLERİ DAHA AKILCI DAVRANMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Ermenistan’ın son dönemlerde Azerbaycan’a yönelik saldırılarına değinen Bayramov, Cumhurbaşkanı Aliyev ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgede istikrarın ve gelişmenin sağlanması yönündeki yapıcı mesajlarını hatırlattı.
Bayramov şöyle devam etti:
“İki liderin bu mesajları son derece önemli. Barışın ve istikrarın sağlanmasına yönelik bu mesajlara Ermenistan’ın nasıl tepki vereceği, hangi yolu seçeceği tamamen Erivan yönetimine kalmış bir karar. Bu artık Ermenistan siyasetinin sorumluluğunda olan bir konu. Umuyoruz ki bu düzgün bir seçim olsun. Maalesef Ermenistan’ın rövanşist açıklamalarına halen şahit oluyoruz. Helen toprak iddialarına yönelik açıklamalarını duyuyoruz. Bunlar çok tehlikeli açıklamalar. Ermenistanlı siyasileri daha akılcı, daha sorumluluk sahibi gibi davranmaya çağırıyoruz. Ermenistan’ın uluslararası hukuka uygun davranmaması durumunda, Azerbaycan’a yönelik herhangi tehlikeli bir adım attığını sezersek hiç tereddüt etmeden gereken karşılığını veririz. Bizim tercihimiz bölgede huzur, barış ve güvenliğin sağlanmasıdır.”
Bayramov, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan Başbakan Yardımcılarının öncülüğünde bir mekanizma oluşturulduğunu, komisyonun yaklaşık 10 aydır ulaşım ve nakliye konusunda çalışmalarını yürüttüğü bilgisini paylaştı.
– “YOLUN AÇILMASIYLA TÜRKİYE VE AZERBAYCAN İLAVE AVANTAJLAR ELDE EDECEK”
Yol ve nakliye çalışmaları için uzmanların bölgeye geldiğini, arazi koşullarını incelediğini anlatan Bayramov şunları kaydetti:
“Yalnız şu konuyu da belirtmek isterim; Ermenistan’ın bu konu aleyhine açıklamalarına, çelişkili eylemlerine rağmen komisyon şimdiye kadar çok büyük ilerleme sağladı. Biz yapılan sözleşmenin tam olarak uygulanması konusunda da son derece olumlu yaklaşıyoruz. Bu bağlamda Zengezur koridorunun açılması da çok önemli. Üçlü bildiriye göre Azerbaycan’ın batısı ile Nahçıvan arasındaki yol açılacak. Bu aynı zamanda Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan bir bağlantı sağlanması demektir. Bu da ülkelerimiz açısında çok önemli. Bu yolun açılmasıyla Türkiye ve Azerbaycan ilave avantajlar elde edecek. Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaşma imkanımız olacak. Aynı şekilde Türkiye de Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya ulaşma imkanı bulacak ve bu da Türkiye’ye yeni fırsatlar doğuracaktır. Hem Ermenistan hem diğer bölge ülkelerinin avantajına olan bir projedir. Ermenistan’ın da bunu anlayarak çok yapıcı adımlar atmasını bekliyoruz.”
Bayramov, Nahçıvan ile Azerbaycan’ın ana karası arasında bağlantı kuracak Zengezur koridorunun açılmasına yönelik saha çalışmalarıyla ilgili şunları anlattı:
“Çalışmalar başlamıştır. Demir ve kara yollarının düzenlenmesi bir şekilde gerekiyor artık. Sovyetler Birliği döneminden kalan kara yolları mevcuttu. Ancak Azerbaycan topraklarının Ermenistanca işgal edilmesinden sonra hem işgal altındaki bölgede kalan yol tamamen tahrip edilmiş hem Ermenistan’da kalan parçası da aynı şekilde tahrip olmuş. Bu bir yıl içinde Azerbaycan kendi bölümünde kalan yolun düzenlenmesini başlatmıştır. Bu üçlü bildirinin bütün maddeleri uygulanırsa işin sadece küçük bir bölümü kalacaktır. Bunun uygulanması da çok uzun bir zaman almayacaktır. Dolayısıyla koridorun açılacağına dair özel bir gün söylemem zor ama çalışmalar devam ediyor.”
– “SINIRLARI ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLARAK BELİRLEMENİN ZAMANI GELMİŞTİR”
Bayramov, son günlerde Ermenistan’dan Azerbaycan askerlerine ve sivillere yönelik provokatif saldırılar düzenlendiğini, sınır ihlalleri gelmeye başladığını belirterek, Ermenistan’ın tüm bu provokasyonlarının sonuçsuz kalacağını ifade etti.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından bu saldırılara yanıt verildiğini dile getiren Bayramov şöyle devam etti:
“İki devletin bağımsızlığını elde etmesinin üzerinden 30 yıl geçti. 30 yıl içinde bu iki ülke arasında sınırların belirlenmemesi normal bir durum değildir. Bunun sebepleri belli. Uzun yıllar boyunca Ermenistan tarafından yürütülen işgalci siyasettir. Ancak Azerbaycan 30 yıldır işgal altında olan topraklarını geri almıştır. Azerbaycan topraklarını geri aldıktan sonra uluslararası sınırlarını belirlemiştir ve bu da yeni bir imkan yaratmıştır. Bu sınırların uluslararası hukuka uygun olarak belirlemenin zamanı gelmiştir. Vatan muharebesinin sonucunda Azerbaycan 398,7 kilometreyi kapsayan sınırlarından Ermenistan’ı çıkarmıştır. Aynı şekilde 130 kilometre Azerbaycan-İran sınırını kontrol altına almıştır. Bu topraklar işgalciler tarafından daha önce işgal edilmişti. Bu sınır sorununun halledilmesi için Ermenistan ile Azerbaycan arasında ortak komisyon kurması ve sınırları tanımlama sürecinin başlaması lazım. Uluslararası sınırları saygı esasına dayalı bir şekilde bu süreci başlatmak gerekiyor. Bu sürecin başlamasıyla bu gerginlik de sanırım son bulur.”
Bayramov, otuz yıl işgal altında tuttuğu topraklarda, istediği gibi davranan ve uluslararası hukuku yok sayan Ermenistan’ın yeni realiteyi kabullenmede zorlandığını söyledi.
“Ermenistan bu yeni realiteyi ne kadar hızlı kabullenirse kendisi için iyi olur.” diyen Bayramov, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarına yönelik hak iddialarından bir an önce vazgeçmesi ve komşularına saygılı olması gerektiğinin altını çizdi.
Bayramov şu ifadeleri kullandı:
“Ermenistan bu yöndeki diyalog çağrılarını kabul etmek zorunda. Ermenistan tarafı bunu ne kadar erken anlarsa yeni diyalogları kabul ederse ve komşularına karşı saygıyla davranırsa, sınırları kabul ederse, komşu devletlerin topraklarında hak iddia etmezse o zaman sorun çözülür. 21. yüzyılda bu tarz bir politika izlemek hiçbir devlete hayır getirmez. Kendi 30 yıllık işgalci siyasetlerine baksalar, Ermenistan hükümeti ve halkı için nelere sebep olduklarını, hangi ağır sonuçları doğurduğunu görecekler. İnanıyoruz ki bu konu ile ilgili doğru sonuçlar çıkarırlar, daha mantıklı davranış sergilerler.”
– “TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİ TÜRK DEVLETLERİ DAHİL TÜM DÜNYA İÇİN BİR ÖRNEK NİTELİĞİNDEDİR”
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini, bölgeye olumlu yansımalarını ve eski adı Türk Konseyi olan Türk Devletleri Teşkilatı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Bayramov, şunları aktardı.
“Tarihi bir kararla Türk Konseyi’nin adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirdik. Bu teşkilata hem bölge ülkelerinin hem de diğer ülkelerin ilgisinin çok arttığını görüyoruz. Ayrıca teşkilata gözlemci üye olarak katılmak isteyen devletlerin de sayısı giderek artmaktadır.
Bunun birçok sebebi var. En önemli ve ilk sebebi Türkiye’nin artan nüfuzu, uyguladığı çok başarılı ve ilkeli dış politikadır. Bu dünya çapında önemli bir faktör ve bunu tüm dünya kabul etmektedir. Türk dünyasındaki ülkelerin yakınlaşması, daha samimi münasebetlerin kurulması hatta tüm dünya ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi açısından çok önemli. Hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki Türkiye-Azerbaycan ilişkileri Türk devletleri dahil tüm dünya için bir örnek niteliğindedir. Dünyada aynı dile, aynı tarihe, aynı kültüre bağlı devletler çoktur. Ama Türkiye ile Azerbaycan ilişkileri seviyesinde olan ikinci bir örnek yoktur ve böyle bir örnek gösterilmez. Biz bunu zaten biliyorduk ama Azerbaycan’ın vatan muharebesinde Türkiye’nin desteği bunun ispatı oldu. Dolayısıyla ‘Bir millet iki devlet’ sözünün sadece bir söylemden ibaret olmadığı da çok net bir şekilde anlaşıldı ve tüm dünya da bunu gördü şahit oldu.”
Bayramov, Azerbaycan’ın vatan savunmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Türk halkının maddi manevi desteklerini aldığını, bu desteğin çok büyük bir güç verdiğini ve en nihayetinde zafere götürdüğünü dile getirdi.
Bayramov sözlerini şöyle sürdürdü:
“Azerbaycan’ın zafer elde etmesi ve Türkiye ile kurduğu ilişkiler sonucunda bugün Güney Kafkasya’da yeni bir gerçeklik oluştu. Bunu da herkes kabul ediyor ve edecek. Azerbaycan için mücadelenin yeni dönemi başlamıştır. 30 yıldır işgal altında bulunan, yerle yeksan edilmiş, 1 milyona yakın insanımızın yerinden edildiği o toprakların imar ve ihyası, mayınlardan temizlenmesi gibi büyük bir iş bizi bekliyor. Bir yıl içinde bu konuda büyük işler yapıldı. Artık yılları kapsayan düzenlemelerden değil, aylar alacak çalışmalardan bahsediyoruz. Aylar sonra göçmenlerin ilk kısmı yurtlarına geri dönecek. Bu mücadelede de Azerbaycan’ın yanında herkesten önce ve ilk günden itibaren Türkiye vardı. Hem mayınların temizlenmesinde hem oranın imara açılmasında Türkiye’deki dostlarımız, partnerlerimiz ve iş adamları öncülük ediyor. Onun dışında Azerbaycan’a dost olan ülkeler de bu çalışmalara iştirak etmişlerdir.”
– “AZERBAYCAN VE TÜRK HALKININ KALBİ AYNI ATIYOR”
Bayramov, 15 Haziran’da Azerbaycan’ın Şuşa kentinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Aliyev arasında imzalanan Şuşa beyannamesinin Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini stratejik müttefiklik seviyesine taşıdığının altını çizerek, “Azerbaycan ile Türkiye arasında imzalanan ortak bildiri son derece önemli ve tarihi bir hadisedir. Bunun getirisine de gelecekte şahit olacağız.” dedi.
Zaferin elde edilmesinde Türk devletinin, Türk halkının gösterdiği destekten dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu vurgulayan Bayramov, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin her zaman olduğu gibi bundan sonra da kudretli ve güçlü olmasını isterim. Türkiye’nin sadece bölgesinde değil, tüm dünyada lider ülkeler arasında başarılı bir şekilde ilerlemesini arzu ederim. Bu, her birimizin sevinç ve gurur kaynağıdır. Bunu hem kendi adıma hem de Azerbaycan’da yaşayan her bir yurttaş adına söylüyor ve arzu ediyoruz. Çünkü Azerbaycan ve Türk halkının kalbi aynı atıyor.”