FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi sırasında Kızılcahamam’da yaşayan Gülşen ailesi üyeleri demokrasi nöbeti tutmaya, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile Kızılcahamam’dan 70 kilometre yol gelerek vatan savunması için aynı aileden Mehmet Gülşen (63), Hakan Gülşen (43), hem kuzenleri hem de enişteleri olan Lütfi Gülşen (63) F-16 savaş uçağından Külliyeye atılan bomba sonucu hayatlarını kaybetti.
“Kimsenin haberi yokken mezarlarına gitmiştim”
İHA’nın haberine göre; evlerine aynı gün 2 oğlu ve bir damadını şehit veren ve o gün evde uyuyorlar sandığı için telefonlar arayıp rahatsız etmek istemediğini dile getiren Muzaffer Gülşen (96), “Gittiklerini tahmin etmedim. Yavrularım evde uyuyorlar diye aramadım. Akşam ortanca oğlum öldüklerini söyledi. Elime telefonu aldım ama Hakan’ı arayamadım uyuyorlar diye. Acıları hala devam ediyor. İki oğlumu, bir damadımı kaybettim. Damadımı da kendim büyütmüştüm. Bir gün kimsenin haberi yokken mezarlarına gitmiştim orada da uyuya kalmışım. Kimseye de dememiştim” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz sonrası devlet tarafından şehitler için kendisine verilen para ile Somali’de 6 su kuyusu açtıran Gülşen, kaybettiği evlatları için ağıtlar yakıp acısını dindirmeye çalışıyor.
“Abim, ‘Gidelim bir demokrasi dersi verelim’ dedi”
Kızılcahamam Cumhuriyet Meydanı’nda toplanıp ortak bir şekilde Ankara’ya hareket edildiğini aktaran şehitlerin kardeşi Nizami Gülşen, “15 Temmuz’da Kızılcahamam’daydım. Ankara’daki arkadaşlarım aradı, ‘MİT’i helikopterler tarıyor’ dediler. Buradaki arkadaşlarla haberleşip Kızılcahamam’daki Cumhuriyet Meydanı’nda toplandık. Ankara’ya gitme kararı aldık. O anda eniştemi gördüm, ‘Enişte senin ne işin var burada. Sen evde çocuklara bak’ dedim. Sonra abimi gördüm, ‘Gidelim bir demokrasi dersi verelim’ dedi. Bir daha onları göremedim” diye konuştu.
“Parçalanan telefondan sim kartı alıp kendi telefonuna takmış”
Kardeşinin telefonunu aradıklarında başka birinin açması ile şehit olduklarını anladığını belirten Gülşen, “Ben de Ankara’ya gidecektim ama bana sen burada kal, itfaiyeyi getirin ayrılmayın dediler. Sürekli telefonla birbirimizi arıyorduk. En son ablamla görüşmüşler, sonrasında haber alan olmadı. Kızılcahamam’dan giden otobüsler geldi ama bizim aileden kimse yoktu. Öğlen 3 gibi kardeşimin telefonunu aradık, başka birisi çıktı. Parçalanan telefondan sim kartı alıp kendi telefonuna takmış. Ankara’ya yeğenlerim gidip hastaneleri aramış. En son soğuk hava deposunda bulmuşlar” dedi.
“Mezarlarını sulayıp bakımlarını yaparım”
Her gün şehitlerin mezarını 2 kez ziyaret ettiğini belirten Gülşen, “Cenazelerini köye getirip defnettik, bir şehitlik yaptık. 12 kişilik ailede tek erkek ben kaldım. Allah o günleri kimseye yaşatmasın. Her gün iki kere mezarlarına uğrarım. Mezarlarını sulayıp bakımlarını yaparım. Onlar en büyük mertebeye ulaştılar” ifadelerini kullandı.
“Onlarla yaşıyormuş gibi konuşur”
Evlatlarını kaybeden Muzaffer Gülşen’in şehitlerin mezarı başında oturup onlarla konuştuğunu kaydeden Nizami Gülşen, “Annem 3 günü geçtikten sonra beni mezarlığa götür der. Gelir burayı ziyaret eder. Bir gün de kimseye söylemeden gelmiş. Her yere baktık en sonunda mezarların başında uyurken bulduk. Mezarlığa geldiğinde de sabahlara kadar onlarla yaşıyormuş gibi konuşur” dedi.